Eğitimde, adalet son sırada

Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk köşesinde yazdığı yazısında il,ilçe ve okul müdürlerine söylediği sözler tepki çekti.

Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk köşesinde yazdığı yazısında il,ilçe ve okul müdürlerine söylediği sözler tepki çekti.

İşte o yazı;

İl ve ilçe milli eğitim müdürleri, hatta okul müdürleri görevlerinde kalmalarını dini içerikli derslerin daha çok öğrenci tarafından seçilmesine bağlamış durumda. İl ve ilçe müdürleri okul müdürlerine bunun için baskı uyguluyor,yetinilmeyip bu derslerin seçilmesi için afişler asılıyor. Bakanlığın birimleri arasında eşgüdüm yok. Birbiriyle çelişen kararlar almalarında da üstlerine yok…
Öğrenci ve veliler üzerinde dini içerikli derslerin seçilmesi için müthiş baskısı kuruluyor. Bunun için müftüler, din görevlileri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri de ev ev dolaşıyor.   

İZMİR'DE TOPLANTI
Geçen Cuma günü İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, 300 civarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeniyle telekonferans düzenledi.  Yahşi, konuşmasında din eğitiminin önemine vurgu yaptı, “Sizlere telefon
numaramı verdim. Ülkenin temel değerlerine saldırı olursa bilgim olsun” dedi. İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi'den sonra yardımcısı Mehmet Tahir Büdün söz aldı. Besmele çekti, “Cumanız hayırlı olsun” dedi ve şöyle devam etti:
“Sizden, din derslerini sevdirmenizi istiyoruz. ‘İzmir din derslerine
mesafelidir, seçmeli din derslerine mesafelidir' gibi birilerinin bize biçmiş
olduğu bu gömleği kabul etmiyoruz.” Sıra Şube Müdürü Yusuf Yılmaz'a geldi. Öğrencilerin Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı gibi seçmeli dersin sıralamada son sayfalarda olduğuna dikkat çekti. Bunu veliye ve öğrenciye anlatırken listeyi öne getirmek, bu derslerin öneminden tatlı dille bahsetmek gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti:

YOL GÖSTERDİ
“Bir lisede, müdüre gidip ‘Temel dini bilgileri kaç kişi seçmiş' diye sorarız.
‘Dört kişi seçmiş, dersi açamayız' derlerse ‘hayır açarız' deyip üç-dört
tane daha öğrenci bulabilir, o dersi o okulda açabiliriz.”
Şube Müdürü Yılmaz, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerine bu yolu
göstermekle de kalmadı, şöyle devam etti: “Velilerin ve öğrencilerin dini
ağırlıklı seçmeli dersleri tercih etmeleri için öğretmenlerin yapacağı
çalışma, Anayasal hakkıdır. Yapacağınız bu değerlendirmeler, öğrenciyi
yönlendirmek değil, okul müdürlerinin seçmeli dersler için hazırladıkları
programın, velinin ve öğrencinin hak kaybına uğramasının önüne geçmektir.” Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, sadece belli derslerin seçilmesi için bu kadar çaba göstermesi tamamen yerlerini garantiye dönüktür. Bakanlığın belirlediği seçmeli diğer dersler sanki ders değilmiş gibi bir tutum sergileniyor. O dersler seçilmezse sorun yok. Ama dini içerikli derslerin seçilmemesi, okul müdürüne “Güle güle” demektir.

ADALET SON SIRADA

Milli Eğitim Bakanlığı'nın seçmeli ders listesinde 30'a yakın ders adı geçiyor
ama bunların önemli bir bölümünün seçilmeyeceğini okul yöneticileri de
biliyor. Ortaokul öğrencisine “Seçersen Kiril alfabesine göre Adığece,
Kurmançça, Zazaca, Gürcüce, Boşnakça, Arnavutça dersleri de var ”
deniliyor. Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizin hayatı, Temel Dini Bilgiler dersleri de seçimde ilk sırada yer alıyor. Son sırada ise Hukuk ve Adalet, Düşünme Eğitimi derslerinin yer aldığını görüyoruz. Yadırgadınız mı? 22 Ocak'a kadar ders seçimleri yapılacak. Veliler, öğretmen ve öğrenciler
üzerinde bu kadar baskı kurulurken, “O dersi verecek öğretmen yok”,
“Yeterli öğrenci yok” denilip öğrenci sadece dini içerikli derslerle yüz yüze
bırakılıyor. Yani adı “Seçme” ama öğrencinin “Seçme”si bir anlam ifade
etmiyor, onlar bildiklerini, aldıkları talimatları uyguluyor.

KANAYAN YARA
Milli Eğitim Bakanlığı'nın kararsızlığı, yarın ne karar alacağı bilinmemesi
öğretmenleri zor duruma düşürüyor. Okulların açık olduğu dönemde sınav
yapan, öğrencisine not veren de vermeyen de var. Bakanlığın kararı
değişmezse isteyen öğrencinin notu geçerli olacak. İster istemez bu
durum not olayının yargıya taşınmasını da beraberinde getirecek. Bir
öğretmen sorunu şöyle özetlemiş:

“Eğitimde ne yapıldığının bilinmediği bir dönemdeyiz. Not konusu da
kanayan bir yaradır. Geçen yılın ikinci dönemi için ‘Koronalı dönemde not
verilmeyecek' diye yönetmeliğe madde ekledi. Bu yarı dönem biteceğine
yakın, ‘Not verilecek' diye açıklamaya yaptılar. Aaaa.. Baktılar yönetmelikte
‘Not verilmez' ibaresi var.  Yönetmeliği hemen değiştirdiler. Bunlar bilerek
yapılıyor. Sorunun çözümü çok basittir. Geçen sene ikinci dönemde hiç not verilmedi. Çocuklar 1. dönem notuyla bir üst sınıfa geçirildi. Bu senede 1. dönem notu olmayacak en kötüsü 2. dönem notları yeterli sayılacak. Yönetmelikte zaten bu maddeler var.  Şimdi vatandaş mahkemeye başvursa, dönemin yarısına kadar not verilmeyecek diyen yönetmeliği  dönem sonuna 10 gün kala ‘Not verilecek' diye değiştirilmesi hukuksuzluk dese mahkeme zaten yürütmeyi durduracaktır. Bakanlık da rezil olduğuyla kalacak. 

Bazı sendikalar ise çözümü bulmuş, “Bütün öğrencilere 100 verilsin” diyor.
Ohh ne güzel çözüm…

SÖZCÜ

 

İlk yorum yazan siz olun

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Genel Haberleri