Mühendis anne ve babanın tek çocuğu olan Ömer Enes Tekin, ortaokul yıllarından beri ailesi gibi mühendis olmak istiyordu. Bu yüzden 7’nci sınıftan itibaren 141 yıllık İstanbul Erkek Lisesi’ni kazanmak için Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınava hazırladı. 2020 yılında, LGS’de tek yanlış yaparak 495 puanla hayalindeki liseye yerleşen Ömer, 9’uncu sınıfta okulun ABİTUR programına da başladı. Derslerinde her zaman başarılı olan Ömer, 11’inci sınıfa geldiğinde geleceğiyle ilgili planında önemli bir değişiklik yaptı. Artık Almanya’da mühendislik okumak yerine Türkiye’de tıp okumak istiyordu. Böylece ABİTUR programı ve okul derslerinin yanında Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) da hazırlanmaya başladı. Sene sonu geldiğinde okulu 3’üncülük, ABİTUR programını 1’incilikle bitirdi. YKS’de ise Alan Yeterlilik Testleri (AYT) sayısal alanında Türkiye 17’ncisi oldu. Ömer, neden Türkiye’de kalmaya karar verdiğini ve başarı hikayesini şöyle anlattı:
Türk ve Alman olmak üzere iki müfredatı aynı anda okumak insana çok önemli bir vizyon katıyor. 11’inci sınıfta fikrimi değiştirmeme rağmen ABİTUR programındaki eğitimimi de bırakmadım. Annem ve babamın yanı sıra aile üyelerimin çoğu mühendis. Sadece bir kuzenim geçtiğimiz yıllarda tıp fakültesini bitirerek doktor oldu. Ondan sonra hayallerim değişti ve beyin cerrahı olmanın bana daha uygun olacağını fark ettim. Bu süreçte geçtiğimiz ay vefat eden Prof. Dr. Gazi Yaşargil de örnek aldığım bir isimdi.
ZOR YOLLARI GÜÇLÜ İNSANLAR AŞAR
Amacım her zaman Türkiye’de çalışmaktı. Almanya’da mühendislik ya da tıp okusam bile mezun olduktan sonra yine ülkeme dönmeyi istiyordum. Bununla birlikte tıp eğitiminde Almanya ve Türkiye birbirinden ayrışıyor. Türkiye’nin tıpta eğitim kalitesi noktasında Almanya’dan geride kaldığını düşünmüyorum. Ülkemizdeki köklü üniversiteler, tıp eğitimi konusunda oldukça başarılı. Bu nedenle Türkiye’de kalmanın ve burada eğitimime devam etmenin benim için daha avantajlı olacağını düşündüm. Ayrıca ‘cerrahlar her zaman zor ortamda yetişir’ diye bir düşüncem vardı. Diğer yandan Türk cerrahlar dünya çapında başarı sağlıyor. Ayrıca yurt dışındaki akademisyenler de buradaki tıp fakültelerine zaman zaman gelip katkı sağlıyor. Bu nedenle tıp eğitimimi ülkemde almak bana daha mantıklı geldi. Belki zor yolu seçtim ama zor yolları güçlü insanlar aşar.
HEM YKS’Yİ HEM ABİTUR’U AYNI ANDA GÖTÜRDÜM
Almanya’da okumaktan vazgeçsem de ABİTUR’dan vazgeçmedim. ABİTUR’da 9’uncu sınıftayken tüm derslerin temellerini gördük. Sonraki yıllarda yazılı sınavlarda vermek üzere matematik, İngilizce ve Almancayı zorunlu aldık yanında bir de ek ders seçmemiz gerekiyordu. Ben fiziği seçtim ve sonraki yıllar yazılılarda bu 4 dersten sorumlu oldum. Sözlü sınav için de farklı bir fen dersi seçmemiz gerekiyordu, onda da biyolojiyi tercih ettim. Yazılı sınavlar yaklaşık 5 saat sürüyor. Hatta YKS’ye hazırlandığım dönem programın sınavlarına çalışabilmek için YKS’ye 2 hafta ara verdim. İlerleyen yıllarda da programın konuları YKS’ninkilerle örtüşmeye başlayınca ikisini aynı anda götürmekte pek zorlanmadım ve bu programı en iyi şekilde bitirmeyi istedim. Hedefim başta Koç olmak üzere Hacettepe ya da İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’da tıp okumak.”
Filiz Tekin (Ömer Enes Tekin’in annesi): “Ömer, hep hedefleri olan bir çocuktu. Evin her yeri legolarla dolu çünkü onlarla sürekli tasarımlar yapardı. Bu nedenle onun mühendisliğe yakın ve uygun olduğunu düşünürdüm. Liseye başladıktan sonraysa fikri değişti. Onun bu kararını çok sorguladım ancak kendinden emindi. Bu noktadan sonra ona YKS’ye hazırlık noktasında destek olmaya başladık. Ona, Almanya’da da tıp okuyabileceğini hep söyledik ama Ömer Türkiye’de okumak ve kendi vatanına hizmet etmek istediğini söylüyor. Bu konuda oğlumla gurur duyuyorum. Böyle gençlere çok ihtiyaç var.”
ÖMER ÖRNEK OLACAK
Yılmaz Arslan, İstanbul Erkek Lisesi Müdürü:
Bu yıl 172 öğrencimiz mezun oldu. Öğrencilerimizden 165’i ABİTUR diploması almaya hak kazandı. 40’a yakın ABITUR öğrencimiz YKS’ye de girdi. Bunlardan biri de Ömer oldu. Ömer’in Türkiye’de kalma kararıyla diğer öğrencilerimize de örnek olacağını düşünüyorum. Bu anlamda Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin de bu öğrencilerimize gerekli desteği sağlaması oldukça önemli.
ABİTUR’, Almanya’da ortaöğretim sonrası verilen üniversiteye giriş yeterlilik diploması olarak tanımlanıyor. Öğrencinin belirli derslerden geçtiğini ve yükseköğrenime hazır olduğunu gösteren bu belge, Almanya’daki üniversitelere doğrudan başvuru hakkı tanıyor. Aynı zamanda Avrupa’da ve bazı diğer ülkelerde de geçerliliği olan prestijli bir akademik belge olarak öne çıkıyor. İEL’de bu programdan mezun olan öğrenciler, hem Türk lise diplomasını hem de resmî Alman ABİTUR diplomasını alıyor.