Bir öğrenci teneffüste ceza alınca CİMER’e gidiyor. Bir veli, karne notunu beğenmeyince CİMER’de öğretmeni hedef alıyor. CİMER’in asıl amacı halkın yönetime ulaşmasıyken, öğretmenler için korku tüneline dönüştü.
Her yıl binlerce şikayet yüzünden soruşturma geçiren öğretmenler, derse girerken bile cümlelerini iki kere düşünmeye başladı. Bu ortamda özgürce eğitim vermek, sınıf yönetimi kurmak mümkün mü? MEB’in CİMER şikayetlerini ön inceleme süzgecinden geçirmesi ve gereksiz başvurulara karşı öğretmeni koruyacak bir kalkan oluşturması gerekiyor.
CİMER’e yapılan bazı başvurular, pedagojik hassasiyet gözetilmeden doğrudan incelemeye alınırken, öğretmenler bu süreçte yalnız bırakıldıklarını hissediyor.
Oysa ki eğitim ortamında sağlıklı bir iletişim ve güven ortamının tesisi, öğretmenlerin mesleki itibarının korunmasından geçiyor.
MEB'in, öğretmeni zan altında bırakmadan, önce okul içi iletişim kanallarını devreye sokarak şikayetleri çözümlemeye çalışması daha sağlıklı bir yöntem olacaktır. Aksi halde, öğretmenlerin mesleki motivasyonu zedelenmeye, eğitim kalitesi ise düşmeye devam edecektir.
Eğitimde denetim kadar, itibarın da korunması şart.