Bu ülkede öğretmen, öğrenci ve veliler bermuda şeytan üçgeninde mi?
Bu ülkede öğretmen, öğrenci ve veliler bermuda şeytan üçgeninde mi?
“Eğitim sisteminin aksaklıkları, öğrencilerin kişisel yetkinliklerinde olan sıkıntıların faturası toplumca adeta öğretmenlere ödetilmektedir.”
Eğitimci Selçuk Dereci ile eğitimimizi ve özelde de öğretmeni konuştuk.
Eğitim konusunda sorunlarımızın sahada giderilebileceği veya azaltılabileceği yegâne temel taşı nitelikli öğretmen yetiştirilmesi için neler önerebiliriz?
Öğretmen olmak ve öğretmen yetiştirilmesi konusunu yakından ele almak gerekir.
Ülkemizin öğretmen yetiştirme konusunda büyük deneyimleri ve uygulamaları olduğunu biliyoruz. Bugün nitelikli öğretmen yetiştirilmesi konusunda çektiğimiz sıkıntıların sebepleri sürdürülebilir sistemlerden çabucak vazgeçmek kaynaklıdır. Bu eğitim alanında çok sıkça yapılan ve hayati hatalara yol açan uygulamalarında devamlılığını sağlamıştır.
Bugünkü söyleşimizde öğretmenlerimizden başlayarak, eğitimin diğer alanları ile bağlar kurmanın verimli olacağına inanıyorum. Okulda öğretmen olmak, bu konuda devlet ve özel okul öğretmeni olarak ayırmak istemiyorum. Öğretmen olmanın ortak sorunları üzerinden bakmak gerekir. Branş ayrımı yapılmasının da çok gerekli olmadığı düşüncesindeyim. Ancak sırası geldiğinde bunlarda ayrıntılandırılabilir.
Öğretmen olmanın bedeli, sorumluluğu da artık bu ülkede ağırdır. Eğitim fakültesini bitiren bir öğretmen adayı meslek diplomasını aldığı halde devlet okullarına atanamaması söz konusudur. Üstelik eğitim fakültesini kazanıp şuan devam eden öğrencilerde yasal haklarından mahrum bırakılarak bu uygulamaya dahil edilmeleri söz konusudur.
Bu uygulamalar özel okullara atanacak öğretmenler için şimdilik geçerli olmayacaktır. Tezata bakar mısınız? Bundan önceki çelişki ayrı bir tartışma konusudur. Eğitim Fakülteleri madem yetersizdir. Neden mevcut ihtiyaçlar ve beklentiler gözetilerek programları yenilenmez. Eğitim fakülteleri bir yerde işlevsiz hale getirilmiştir. Kurulan Öğretmen Akademilerinin başarılı olacağının garantisi nedir?
Üstelik öğretmen akademileri, olarak eğitim fakültelerinde öğretmenlere 4 yılda katılamayan nitelikler neler, nasıl, kimler tarafından aktarılacaktır. Bunun öğretmen ve ülke ekonomisi açısından maliyetlerinin de gözetildiğini düşünmüyorum. Öğretmen akademesinde yeterliliğine inanılan bir program, akademik kadro niçin mevcut Eğitim Fakültelerinde değerlendirilmiyor. Eğitim fakülteleri dışında okullardan mezun olan kişilere formasyon eğitimi ile Öğretmen olmaları neden ortadan kaldırılmıyor.
Her Milli Eğitim Bakanı neden Akademik dönüşümlerde bu kadar aktif rol almak istemektedir. Bir kişiye veya bir yere ait tasarrufların eğitime yararlanın olmadığını fazlası ile gördük. Maalesef yaşamaya devam ediyoruz.
Ülkemizde veya okullarda Öğretmen olmak konusunda başka sorunları da konuşalım. Öğretmen odalarında farklı statüde öğretmenlerin olması büyük bir sorundur. Bu öğretmenlerin aynı işi yaparak farklı özlük haklarında olmaları bir Bakanlık icadıdır. Bir taraftan Eğitim Fakültelerinde yetişen öğretmenlerin yeterliliğine itiraz edilirken, diğer taraftan özel eğitimde kısa süreli kurslar ile dersler sokulan öğretmenler, ücretli öğretmenlerin branş derslerine girmeleri. Acaba eğitim niteliklerini hiç mi etkilememektedir? Söz yine Öğretmen Meslek Kanuna gelince çıkarılan kanun yetersizdir.
Önemli bir konu da öğretmenlerin mahalle baskısı içinde olduklarını da kabul etmeliyiz. Öğretmenlerin okullarda yaşadıkları baskılar, iyi eğitim almadıkları, maaş yetersizlikleri ile tercih edilmeyen meslekler arasında gösterilmeleri kamuoyunda olumsuz öğretmen algısı yaratarak güvenleri zedelenmektedir. Eğitim sisteminin aksaklıkları, öğrencilerin kişisel yetkinliklerinde olan sıkıntıların faturası toplumca adeta öğretmenlere ödetilmektedir. Süreli değişen eğitim politikaları ve müfredat, ders sayıları, yeni konulan, kaldırılan dersler birçok konu ülkede öğretmen olma ve performans algısını olumsuz yönde etkilemektedir.
Atanamayan öğretmen konusu derin bir sorun haline gelmiştir. Bu sorun kurulan Öğretmen akademileri ile yarınlarda daha fazla problemlere sebep olacaktır. Mevcut problemleri ortadan kaldırmak için yapılan yasa veya yönetmelik maddeleri sorunları daha da artırmakta, başka sorunları doğurmaktadır.
Özel okulda öğretmen olmak da eğitimin birçok problemi var iken Bakanlığın yeni özel okul modelleri ve özlük haklarında yapılan değişiklikler ile burada çalışan öğretmenlerin sorunlarını artırmıştır. Unutulmaması gereken özel okullarda çalışan öğretmenler de, hatta okul yatırımcıları da gerçek bir kamu hizmeti yapmaktadırlar. Bu son yıllarda veliler, öğretmenler büyük sorunlar yaşamalarına sebep olmuştur.
Bakanlık özel okullarda eğitim niteliklerine yansıyan, özel okul kurucularının da sorun yaşamasına sebep olan bu durumu özel okul öğretmenlerinin özlük haklarını en az Devlet Okul öğretmenleri seviyesine getirilmesi ile ortadan kaldırılabilir. Nasıl yapılabilir? Daha önce hatırlanacağı üzere, özel okullarda velilere verilen destek bakanlık tarafından öğretmen maaşlarına yansıyacak şeklide düzenleme getirilerek Özel Öğretim Kurumlarına SSK, vergi indirimi desteği ile sağlanabilir. Özel okul öğretmenlerine 657 sayılı Devlet memurları kanunu kapsamında haklar verilebilir.
Değerli meslektaşlarımın eğitimdeki en temel yapı taşı olduğunu vurgulamak için bu konuya özel yer ayırmak istedim. Konuşmamda ağır sorunları olduğu kadar, sorumluluğundan da bahsettim. O nedenle Öğretmen olmak ile Öğretmenlik yapmak arasında bir tartışma ortaya koymak istemiyorum. Ülkenin geleceğini kuran, yapılandıran bana göre insan mühendisliği yapan öğretmenlerimiz meslek olarak seçtikleri bu özel yetkinlik isteyen, alanda çok iyi olmak durumundadırlar. Çok iyi olmak derken, mutlaka sorunlar yaşayıp, hatalar yapabilmeleri doğaldır.
Öğretmenlik mesleğinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar nelerdir?
Mesleğimiz deneyimleme, gözlem, araştırma, alan bilgisi kadar, yüksek seviyede inanç, duyarlılık, içtenlik, doğallık gerektirir. Bunun için iletişim kadar, çocuklarımızın farklı yetenekleri ve yetkinliklerini görme refleksi içinde olmalıdırlar. Meslektaşları ile etkili bir işbirliği, yaşamın gerektirdiği entelektüel zenginliklere ulaşmak için gayret etmelidirler. Program ve müfredat, öğretim yöntemleri, ölçme değerlendirme ulaşmayı yetkinliklerine ulaşmayı hedeflemelidirler. Ancak okullarda farklı öğretmen statüleri ve çalışma prensipleri, ortak paydalarda buluşulmasına engel olmaktadır. Bunun yönetsel ve akademik nedenleri bulunmaktadır.
Eğitimde iki ana başlığı merkeze koymak zorundayız. Öğrenci ve öğretmen bu iki ana başlık, alt başlıkları ile birlikte büyük bir bağ kurularak yönetilmesi gerekir. Bu bağların diğer bileşkeni, önemlisi de ailelerin burada gerektiği kadar olması gereken destekleridir. Diğeri çocuklara ve gençlere farklı pencerelerden bakarak, birey ve yurttaş olma, dünya vatandaşı olma bilincinin, vizyonun kazandırılmasıdır.
Eğitimde neler yapılmalıdır?
Bunları yapabilmek için devletin ve bakanlığın eğitim konusunu birinci, acil öncelik haline getirmesi gerekir. Kişisel veya belirli bir kesimin tercihleri ile bunlar yapılamaz. Bunlar sağlandığında çocukların, gençlerin beslenme konusu, taşımalı veya taşımasız eğitim, okul alanları, köy okullarının açık tutulması, ortadan kalkar.
Üniversiteler özerk olur. Öğrenciler yönetimlerde söz sahibi olurlar.
Dezavantajlı ailelerin çocukları eğitim olanaklarından sonuna kadar yararlanır.
Eğitimde liyakat, öğretmen özlük hakları tartışılmaz.
Öğretmen eğitimleri, yenilenmeleri, çağın getirdiği değişimlere ayak uydurulmasında geç kalınmaz.
Eğitim sistemi ve eğitim müfredat programları arasında uyum ve disiplinler arası işbirlikleri ile Okulların zaman yönetimleri ve işlevleri artırılır.
Çocuk yaşta, çalışma süreci ortadan kaldırılır. Meslek Liselerine aynı zamanda devam eden öğrencilerimizin meslekleri ve sosyal hayatlarında da gelişmeleri kullanabileceği bir sistem getirilir.
Okullarda spor, sanat, kültür, eğitim teknolojileri ve yaşamsal gereksinimlerindeki duyarlılıkları ve becerileri desteklenir.
Çocuklarımız sınav sarmalından, okullarımızın nitelikli eğitime kavuşmaları sağlanabilir.
Yabancı dili okula giden tüm çocuklarımız öğrenebilir. Anaokulu ve erken çocukluk Eğitimleri, ebeveyn okulları sistemin içine dâhil edilebilir.
Çocuklarımız eğitim ile ilgisi olmayan kuruluşların hegemonyasından kurtarılabilir.
Eğitimde belirttiklerim hayal değildir. Ülkemizin Osmanlı dahil, Cumhuriyet tarihimizdeki yapılanlar ve potansiyelimiz ile gerçekleşecek bir düşüncedir. İlk Olan düşünce ve yaklaşım değişikliği ve iradedir. Niyet önemlidir. Bu konuda Büyük bir değişime ihtiyaç vardır. Bir kaç önlem ile sonuç alınmaz.
Her seviyedeki okullarımızı, çocuklarımıza, gençlerimize okulların önemini sadece anlatarak değil, yaşatarak, benimseterek, özgürlükler ile, sorumluluklar arasında bağ kurabilecekleri yeni okul ve okul yaşamı sağlamalıyız.
Eğitim herkesin sorumluluğudur. Eğitim için dediğiniz gibi, Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizindir. Okulların, öğretmenlerimizin bunları tek başına veya kaderlerine bırakılarak yapılmasından bahsetmem söz konusu değildir. Bu ortak mutabakatta olunması gereken bir konudur. İrade, ilke ve kararlılık ile gerektirir. Mutabakat ister.
Eğitimci, çok benimsediğim, yaptığı işlere inandığım bir öğretmenim eğitim alanında öğretmen, öğrenci, veli Bermuda Şeytan üçgeninde dedi. Bermuda üçgeninde kimseyi kaybedemeyiz.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...
Şahin Aybek
Halktv.com.tr
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.