Milli Eğitim Müdürü olmak ister misiniz?

Milli Eğitim Müdürü olmak ister misiniz?
Milli Eğitim Müdürü olmak ister misiniz?

Bu yazıyı ‘Ben zaten müdürüm’ diyenler de okuyabilir.

Ben bir müdürden okudum.

“Allah bütün müdürlere kolaylık versin!” dedim.

Manisa, Sivas ve Adana’da İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapmış Mustafa Altınsoy’un “Nasıl bir eğitim?” adlı kitabındaki bir bölüm.

Altınsoy Hoca, bir şehre ‘Milli Eğitim Müdürü’ olarak atandığınızda başınıza nelerin geleceğini anlatıyor TİMAŞ'ın yayınladığı kitabında.

Aslında, bu ülkede görev yürütmenin, hele hele o görevde millete fayda üretebilmenin ne kadar güç bir iş olduğunu ortaya koyuyor.

Bir il müdürünün üzerindeki amirler, amir olmayıp da amir gibi davrananlar, arasını iyi tutmak mecburiyetinde oldukları kişiler…

Neredeyse bir kilometrelik liste!

En başta, haliyle Milli Eğitim Bakanlığı.

Bakanlıktaki her yetkiliyle mutlaka iyi ilişkiler içinde olmak, Ankara’daki üstlerinin bütün taleplerini yerine getirmek, yukarıda alınan kararları ilde uygulatmak öncelikli görevidir müdürün.

İl müdürlerinin mutlaka iyi ilişkiler geliştirmek mecburiyetinde oldukları birçok kişi ve kuruluş vardır.

İlin bütün etkili kurum ve kuruluşlarının yetkilileriyle, sivil toplum örgütlerinin yöneticileriyle, ulusal ve yerel basın mensuplarıyla uygun ilişkiler geliştirmek mecburiyetindedir.

Öğretmenler, hele her gencin liseyi bitirene kadar okula mecbur edildiği, yani mecburi eğitim süresinin 12 yıl olduğu bir sistemde…

Şiddetin, hoyratlığın, zararlı madde kullanımının bu kadar yaygınlaştığı böyle bir devirde büyük sıkıntılar yaşamaktadır.

Öğrencilerle, velilerle, okul idarecileriyle karşı karşıya gelmekte, gerilmektedir.

Birçok öğretmenin psikolojisi ortamın zorluklarına, stresine dayanmakta güçlük çekmektedir.

Okul idarecileri de büyük sıkıntılarla boğuşmaktadır.

Okullardaki gerilimler, hatta çatışmalar da haliyle il milli eğitim müdürüne yansımaktadır.

Olayları fazla büyümeden yatıştırmak maharet istemektedir.

Okulların idarecileri, öğretmenleri, öğrencileri, öğrenci velileri…

Hepsinin gönüllerini hoş etmek gerekmektedir.

İl milli eğitim müdürleri, Ankara’daki amirlerinin yanı sıra, valilere karşı da sorumludur.

“İllerde vali, gerisi fâni!” gibi bir tuhaf, yanlış cümle de durumu anlatmak için kullanılmaktadır.

Her il milli eğitim müdürü vali emirlerini öncelikle yerine getirmek mecburiyetindedir.

İl milli eğitim müdürünün vali ile çok iyi ilişkiler içinde olması zarurettir.

Vali ile arasında sıkıntı olursa makama kabul edilmemek, muhatap alınmamak gibi sıkıntılar yaşayabilecektir.

Arzu edilen, vali ile müdürün arasının çok çok iyi olmasıdır.

Çok uyumlu çalışmalarıdır.

Lâkin bu da bazen mümkün olmamaktadır.

Vali yardımcıları da ildeki çok önemli yöneticilerdir.

İl milli eğitim müdürlerinin bağlı olduğu birer vali yardımcısı vardır.

Vali yardımcısı ile il milli eğitim müdürünün arası iyiyse, sıkıntı çıkmamaktadır.

En iyisi vali yardımcısı ile il müdürünün çok iyi ilişkiler içinde olması, uyum içinde çalışmasıdır.

Lâkin, bu bazen mümkün olmamaktadır.

Devam edelim:

İl milli eğitim müdürü, kurullarda ve komisyonlarda görevlidir.

Toplantıdan toplantıya koşmak asli işlerindendir.

İl disiplin kurulu toplantısı, il idare kurulu toplantısı, il milli eğitim disiplin kurulu toplantısı, sosyal yardımlaşma vakfı toplantısı, il hayvanları koruma kurulu toplantısı, denetim serbestlik komisyonu toplantısı, il trafik komisyonu toplantısı, uyuşturucu ile mücadele toplantısı, AFAD toplantısı, şehir konseyi toplantısı, çocukları koruma kurulu toplantısı, şehir konseyi toplantısı, tütün koordinasyon kurulu toplantısı, istihdam artırma kurulu toplantısı, av hayvanları koruma kurulu toplantısı…

İl müdürü haftalık ya da aylık olarak yapılan bu toplantılara katılmak…

Bu kurulların verdiği görevleri yerine getirmek, dosyaları sonuçlandırmak mecburiyetindedir.

Siz bu kadar çok toplantıda olmak ister misiniz?

“Ne var ki bunda, taş atıp kolu mu yoruldu müdürün?” diyebilirsiniz.

Bilmem.

Belki doğrudur dediğiniz.

Lâkin bana göre değil bu işler.

Hele hele…

İlin milletvekilleri ile her zaman çok iyi geçinme mecburiyeti hiç uymaz bana.

İl milli eğitim müdürü olursanız, görev yaptığınız ilin vekillerine etkinlikleri haber vermek, gidiş gelişlerini takip etmek, onlara programlar düzenlemek mecburiyetinde kalırsınız.

Bu da asli işleriniz arasındadır!

Öte yandan…

Vekiller arasında problemler varsa, arada sıkışıp kalabilirsiniz.

Vekille il başkanı arasında sıkıntı varsa, yine arada kalabilirsiniz.

Bazen vali ile vekiller arasında da gerilimler olabilir.

Bu durumda da, iki tarafı birden eş düzeyde memnun etmek, dengeyi kurmak mecburiyetindesinizdir.

Dengeyi kurmak, hepsiyle iyi diyaloglar içinde olmak neredeyse imkânsızdır.

Sizin göreviniz neredeyse imkânsızı başarmaktır.

Siyasi partilerin il başkanları da çok önemli kişilerdir.

Özellikle iktidar partisi il başkanları, her şeyi yönlendirmek ve her şeyden haberdar olmak ister.

Zira, seçmen tabanları çoğu zaman onlardan bunu bekler.

Adınız “uyumsuz”a çıkarsa şikâyet edilip görevden alınabilirsiniz.

Başınıza böyle bir şeyin gelmemesi için çok dikkatli olmanız şarttır.

İl başkanı, il başkan yardımcıları ve partinin ildeki diğer etkili isimleriyle ilişkileriniz çok iyi olmalıdır.

İlin belediye başkanı, öncelikle dikkate almanız gerekenler arasındadır.

Onlar da birçok konuyu kendilerine götürmenizi, onay almanızı isterler.

Okul arazileri, okul çevre düzenlemesi, lojistik destek gibi konularda işiniz sürekli olarak belediyeye düştüğünden…

Belediye başkanı, başkan yardımcıları, daire başkanları ile aranızı iyi tutmak mecburiyetindesinizdir.

Yukarıda bir yerlerde bahsi geçmişti, biraz açalım:

Ulusal ve özellikle de yerel basınla arayı çok iyi tutmak il milli eğitim müdürleri için çok çok önemlidir.

Aranızın iyi olmadığı ya da yerinizde gözü olanlar kişiler, yerel gazetecilere aleyhinizde haber yaptırmak isterler.

Aleyhinizde haber yapıldığında, pirincin taşını ayıklamak, işin içinden çıkmak size düşer.

Onun için, ulusal ve özellikle de yerel basın mensupları ile diyalog kanallarınız sürekli açık olmalıdır.

Onlar aradığında derhal cevap vermeniz şarttır.

Öte yandan, sendikalarla da aranız iyi olmalıdır.

İlgili sendika yöneticilerinin taleplerini mümkün mertebe yerine getirmek gerekmektedir.

İllerde etkili olan başka sivil toplum kuruluşları da vardır.

Kendileriyle ilişkiniz iyi olmazsa aleyhinizde propaganda yapabilirler.

Devam edelim:

İlinizdeki diğer bakanlıkların yetkilileriyle iyi ilişkiler içinde olmak da çok önemli değil midir?

Elbette çok önemlidir.

Bir de size bağlı müdür yardımcıları, şube müdürleri vardır.

Bunların çoğu, bir vekilin ya da sendikanın, vesairenin kontenjanındandır.

Onlarla karşı karşıya gelmemek, gönüllerini hoş tutmak da önemlidir haliyle.

Liste amma uzun değil mi?

Manisa, Sivas ve Adana’da il milli eğitim müdürlüğü görevlerini ifa etmiş olan Mustafa Altınsoy’un kitabını okuyunca, “Bu iş nasıl yapılır arkadaş?” diyorsunuz…

Bu yazıyı okuyanlar arasından “Mustafa Altınsoy’a tepkili olanlar” da çıkabilir.

Onun görev yaptığı dönemlerde karşı karşıya geldiği kişiler de olabilir.

Birileri, “Bir ile müdür olabilmek için de birilerinin kontenjanında yer almak gerekmiyor mu?” sorusunu yöneltebilir.

*

Ben bu yazıyı onu bunu itham etmek için kaleme almadım.

Valiyi, vali yardımcısını, vekili, belediye başkanını, sendika yetkilisini, il başkanını (vesaire) dinlediğinizde, hepsine hak verirsiniz!

Maksadım kabahatli aramak değil, okuyucularımızı şu soru üzerinde tefekküre davet etmektir:

İşler bu kadar karmaşıksa, gözetilmesi gereken dengeler bu kadar çoksa…

Herkes herkesin işine karışıyorsa…

Herkes, gece gündüz bir dolu “gerekli gereksiz işle” uğraşmaktan asıl işlerine yoğunlaşamıyorsa…

Millet yararına işler nasıl üretilir acaba?

*

Yazıyı bitirirken baştaki sorumu tekrarlayayım.

Ey kıymetli okuyucularım:

‘Müdür olmak ister misiniz?’

Serdar Arseven/Milletgazetesi.com.tr

HABERE YORUM KAT

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

1 Yorum