Toplu Sözleşme Görüşmelerinde En Düşük Memur Maaşı, Kamu İşçisinin Altında Kalmamalıdır
Türkiye'de kamu çalışanlarının ekonomik refahını belirleyen en temel mekanizma toplu sözleşme sürecidir. Ağustos ayı itibarıyla memurların yetkili sendikalar aracılığıyla yürüttüğü toplu pazarlık görüşmeleri başlamış, memur ve memur emeklileri için 2026 ve 2027 yıllarını kapsayacak olan mali ve sosyal haklar masaya yatırılmıştır.
Ancak masanın bir tarafında sessizce büyüyen ciddi bir sorun göze çarpmaktadır: En düşük memur maaşının, kamu işçilerinin eline geçen toplam maaşın gerisinde kalması. Bu durum, sosyal adalet ve kamu yönetiminde liyakat ilkesi açısından da tartışma konusudur.
''İşçi-Memur Maaş Dengesi Neden Bozuldu?''
Kamu işçileri, iki yıllık toplu iş sözleşmeleriyle önemli kazanımlar elde etmiştir. Yılda 4 ikramiye, yol, yemek, giyim, vardiya ve gece zammı gibi yan ödemelerle birlikte bazı işçilerin toplam aylık geliri birçok memurun (özellikle hizmetli, veri hazırlayıcı, öğretmen gibi kadrolarda çalışanların) maaşının oldukça üzerindedir.
Oysa memurlar için uygulanan zam sistemi hem tekdüzedir hem de birçok ek ödeme kalemi (örneğin yemek, yol, vardiya vb.) kapsam dışındadır. Bu da özellikle en düşük maaş alan memurların gelirinin kamu işçisinin gerisine düşmesine neden olmaktadır.
Kamu hizmeti bir bütündür. Memur ve işçi ayrımı, hizmetin doğasından değil, statü farklılıklarından kaynaklanır. Ancak devletin aynı çatı altında çalışan iki farklı gruba, benzer mali yükümlülüklere rağmen farklı yaşam koşulları dayatması ne anayasanın eşitlik ilkesiyle ne de kamu vicdanıyla bağdaşır.
Özellikle öğretmen, hemşire, zabıt kâtibi, tekniker, veri hazırlayıcı, hizmetli gibi milyonlarca memur, ağır iş yükü ve yüksek sorumluluk taşımasına rağmen, kamu işçisinin altında maaşla geçinmek zorunda bırakılmıştır.
''Kamuda Çalışma Barışı Yeniden Bozuldu''
Bugün masada olan şey sadece bir zam oranı değil, kamuda adil ücret dengesinin yeniden tesis edilip edilmeyeceğidir. Toplu sözleşme görüşmeleri, yalnızca enflasyon farkı üzerinden yapılacak teknik hesaplamaların ötesine geçmeli; “en düşük memur maaşı, kamu işçisinin eline geçen maaştan düşük olmamalıdır” ilkesi toplu sözleşme tutanaklarına girmelidir.
Bu sadece bir gelir meselesi değil, kamuda motivasyon, adalet ve verimlilik meselesidir.
Unutulmamalıdır ki kamu işçisinin aldığı her kuruş helaldir ve emeğinin karşılığıdır. Ancak memurun emeği, sorumluluğu ve kamu hizmetindeki yükü de aynı oranda kıymetlidir. Toplu sözleşme masası, bu dengeyi kurmakla yükümlüdür.
Kamu vicdanını gözeten bir düzenleme, ancak en düşük memur maaşının, kamu işçisinin eline geçen gelirden düşük olmamasıyla mümkündür.
Eğitimci Yazar
Yasin Görmüş
Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.